Endometriozis rahim iç zarının yani endometrium tabakasının rahim dışında herhangi bir yerde oluşması ve gelişmesi olarak tanımlanır. Endometriozis en sık pelviste (karnın rahim ve yumurtalıkların bulunduğu kısmı) görülür fakat burası dışında nadiren vücudun çok çeşitli yerlerinde rastlanabilir. Kadınlarda yaklaşık yüzde 5-10 civarında rastlandığı kabul edilir. Kanser türü bir hastalık değildir, ölümcül sonuçları yoktur ancak kronik bir hastalıktır yani bir kez oluştuktan sonra tekrarlamalar yapabilir, tedavilere rağmen varlığını sürdürebilir.
Endometriyozisin en sık rastlandığı yerler yumurtalıkların dış yüzü, periton (karın zarı), fallop tüpleridir.Endometriozise üreme çağındaki kadınlarda rastlanır. En sık 25-35 yaşları arasında görülür, 45 yaşından sonra nadir görülür. Ergenlik dönemine girmeden önceki kız çocuklarında veya menopoz döneminden sonra çok nadir görülür çünkü endometriozisin gelişmesi overlerde (yumurtalıklarda) üretilen östrojen ve progesteron hormonları ile yakından ilişkilidir.
Genellikle 2 formu vardır. Yumurtalıklarda çukulata kisti denilen içi kanlı kistlerle karakterize kistik formu ve karın zarı üzerinde yaygın odaklar halinde bulunan peritoneal formu. İkisi bir arada bulunabilir.
Belirtiler
- Kronik kasık ağrısı
- Karın ağrısı, bel ağrısı, sırt ağrısı
- Adetlerin sancılı olması (dismenore)
- Kısırlık
- Ağrılı cinsel ilişki (disparonia)
- Bacaklarda ağrı
- Makata vuran ağrı
En sık rastlanan belirti adet sırasında aşırı ağrı olmasıdır. Özellikle daha önce ağrısız adet gören bir kadında sonradan adet ağrılarının oluşması bu hastalığı düşündürür. Ağrının şiddeti ile hastalığın yaygınlığı arasında bir paralellik yoktur. Çok erken dönemlerde bile aşırı ağrı olabilir.
Oluş Teorileri
Endometriozisin nedeni kesin olarak bilinmemektedir fakat nasıl geliştiğini açıklamak için bazı teoriler ileri sürülmüştür.
Bunlar:
- Rahim içerisinde oluşan adet kanamasının geriye doğru tüplere ve oradan da karın içerisine doğru ilerlemesi ve o bölgeye yerleşmesi
- Endometriumun yani rahmin en iç tabakasının kan damarları ve lenf damarları yoluyla vücudun başka yerlerine taşınması ve o bölgeye yerleşmesi
- Çölomik metaplazi teorisi: Karın içerisinde bulunan bazı hücrelerin bir takım faktörlerin etkisi ile endometrium dokusuna dönüşmesi.
Risk Faktörleri
- Doğum yapmamış olmak
- Annesinde veya kızkardeşlerinde endometriozis olan kadınlar
- Adet kanının dışarıya akış yolunda tıkanıklık olması
Gebelik, doğum kontrol hapı kullanmak endometriozis riskini azaltır.
Teşhis
Endometriozisin kesin tanısı ve hangi evrede olduğunun tespiti ancak laparoskopi yada açık ameliyat sırasında görülen şüpheli alanlardan alınan biyopsilerin incelenmesi ile konur. Sürekli kasık ağrısı ve kısırlık şikayeti olan kişilerde endometriozisten şüphelenilir. Fakat endometriozis olan kişinin hiçbir şikayeti de olmayabilir. Ameliyat sırasında endometriozis odakları karın içerisinde küçük (3-5 mm) mavi, kırmızı, pembe renkte lekeler şeklinde izlenir. Ameliyatta endometriozisin evresi de hafif, orta veya şiddetli olacak şekilde belirlenir, puanlaması yapılır.
Kanda bir tümör belirteci olan CA-125 seviyesi endometrioziste yükselebilir fakat teşhis koydurucu bir özelliği yoktur sadece şüphelenilen tanıyı destekleyici olabilir.
Endometriozis odakları ultrasonda görülemez ancak yumurtalıklarda varsa endometrioma kistleri ultrasonla görülebilir.
Endometrioziste Kısırlık
Endometriozise bağlı yumurtalıklar ve tüplerde oluşan yapışıklıklar kısırlığa neden olabilir. Ayrıca endometriozis odaklarından salgılanan bazı maddeler yumurta ve spermin döllenmesine, rahim içerisine yerleşmesine engel oluyor olabilir. Her endometriozis hastasında kısırlık oluşmaz, bazıları kendiliğinden gebe kalabilirken bazıları gebelik için çeşitli yardımcı tedavi yöntemlerine, aşılama veya tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyarlar. Hastaların yaklaşık %70’inin hiçbir gebelik tedavisi almasa da 3 yıl içerisinde kendiliğinden gebe kalabildikleri saptanmıştır. Gebe kalan endometriozis hastalarında gebelikle ilgili konularda risk artışına rastlanmamıştır. Gebelik endometriozis hastalığının gerilemesini ve şikayetlerin azalmasını sağlar.
Tedavi
Endometriozisin kesin kalıcı tedavisi yoktur. Uygulanan tedavilerin amacı ağrıyı gidermek ve kısırlığı ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla tıbbi ve cerrahi tedaviler uygulanabilir. Hiçbir şikayeti olmayan veya çok az şikayeti olan hastalar veya menopoz dönemine yakın hastalar tedavi verilmeden de izlenebilir. Menopoz döneminde vücuttaki östrojen seviyesi düşeceği için endometriozis kendiliğinden geriler. Bazen hastalarda bir gebelikten sonra da şikayetlerde azalma olabilir.
Tıbbi tedaviler endometriozisin östrojene bağımlı bir hastalık olması prensibine dayanır. Hamilelik ve menopoz endometriozis oluşumunu engelleyen iki doğal durumdur. Hormonal tedavilerde amaç bu iki doğal durumu taklit etmektir. İlaç olarak doğum kontrol hapları, GnRH analogları, danazol, progesteronlar gibi ilaçlar kullanılabilmektedir.
Şiddetli endometriozis olgularında, endometrioma gibi kisti veya karında kitlesi olan hastalarda tercih edilmesi gereken tedavi yaklaşımı cerrahidir. Laparoskopik yaklaşım tedavide altın standarttır. Ameliyatta endometriozis odakları ve karındaki yapışıklıklar yakılarak ve kesilerek olabildiğince ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bu ağrı şikayetinin azalmasında oldukça etkilidir, fakat şikayetler bir süre sonra tekrar başlayabilir. Ameliyat sonrası ağrıların azalmasını ve tekrarlamamasını sağlamak için genellikle ilaç tedavisi verilir.
Non-steroid antiinftamatuar ağrı kesici ilaçlar ağrıların azaltılmasında oldukça etkilidir fakat endometrioma odaklarının kaybolmasını sağlamazlar ve bu ilaçlar kesilinde şikayetler tekrar başlar.
İnfertiliteye (kısırlık) yönelik tedavi yöntemleri (yumurtlama tedavisi, aşılama veya tüp bebek v.b) çocuk istemi varsa uygulanır.